11 Nisan 2014 Cuma

Bir nevi tanışma


"Adin ne bakim senin?" "Selena." "Dalga geçme kızım, gerçek ismini söyle." Kocaman gözlerimle boş boş bakmayı o zaman öğrendim. Manyak misin nesin amca, ismim Selena diye avaz avaz bağırmaya cesaretim olmadığından. Ne zor bazı şeyleri kabul ettirmek. Şuan bile başaramıyoruz, kaldı ki o küçücük yaşlarda. O yaşlarda anladım ki, ya Fatma’sındır yada Ayşe. Alışılmışın dışında olmak hiçte kolay değil. Bir yerden sonra kabul görmediğini yada görmeyeceğini bildiğin için uğraşmamaya çalışıyorsun. Çalışıyorsun çünkü sürekli bir ayak uydurma söz konusu. 

"Kaç yaşındasın?" Zamanla bu soru da hiçte güzel olmadığını fark ediyorsun. Büyük bir hevesle "Ben dokuzzz yaşındayım" diyorsun gururlanarak. Sanki altını çizerek söylersem daha büyük olacakmış gibi yaşım. Ama ilerleyen zaman diliminde yaşını fısıldayarak söylüyorsun. "Yirmi beş..altı.. yaşındayım" diye bir yankı çıkıyor ağzımdan. '90lilari kıskanmaya başlıyorum yahu. Yaşımı sevmek ve sevmemek arasında gidip geliyorum. Bu yaslarda neler başarmış olmam gerektiğim ile karşılaştırıyorum. Sanki bir orantı varmış gibi yaşın ve yaşantın ile.

"En çok anneni mi yoksa babanı mi seviyorsun?" Haydaaa, çocuklara sorulan soruları kim icat etti? Ne yani şimdi taraf mi seçmeli? Yanlış tarafı seçersem yanıyor muyum? İkisini de seviyorum da, aslında ben karşı komşumuz Cenk abiyi seviyorum, demek geçiyor içimden pisliğine. Ama soruları soran amca beni normal bulsun diye, "İkisini de eşit seviyorum" deyip politik olmayı öğrendim. Belki Bariş Manço sormuş olsaydı farklı cevap verirdim, kendi benliğimi koyabilirdim ortaya. 

"Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" İste geldik sayın seyirciler en can alıcı soruya. Halen cevabim yok bu soruya. O zamanlar dahi ne tür bir cevap verdiğimi hatırlamıyorum. Herhalde devre aralarında değişip duruyordu cevaplarım. Modacı, öğretmen, pilot, bir aralar patolog olacam ben ya diye tutturduğumu hatırlıyorum. Simdi neşter görsem bayılırım herhalde. Lise ‘den sonra hangi üniversiteyi seçsem, hangi bölümü okusam diye bir yıl duşundum. Sonunda gitar hocam, "niye bilgisayar’a yönelmiyorsun" dediği için tamam bilgisayar mühendisi olacam ben dedim.

Biraz olsa korkutuyor, galiba büyüdüm ve ben bir şey olamadım. Bir şey olmam lazım! Bir şey bir şey.. ama ne?! Ya bir dakika, ben niye bir şey oluyorum ki, zaten bir şeyim. Değil miyim? Deyip aklimi kurcalayan sorular ile kendimi yormayı bıraktım. Çünkü sorular hatalı.

Ben Selena. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder