15 Nisan 2014 Salı

Bugün dünya’yı değiştireceğim.



Diyerekten uyandım.. Yani en azından kendi dünyamı.  İnsanlık adına çok bir ise yaramıyoruz bari kendi dünyamı derleyeyim toplayayım. Bir kaç yoğun çalışma günün yorgunluğundan arinmiş olarak, pek bir keyifli uyandım bu sabah. Son iki yılın köhne kokusu üstüme sinmiş olsa da. Biraz temizlik yapar, hatta belki temiz hava bile girer kalbime dedim. Evet, şu günlerde en çok buna ihtiyacım var. Yeni taşındığım eve “kendime yeni bir ben lazım” felsefesi ile taşınmadım mı. Sabahları 7.30 da uyanıyorum. İşe arabayla filan değil bildiğin toplu taşıma ile gidiyorum. Sakin ha, aşağı gördüğümden değil acayip üşengeç olduğum için soyluyorum. Kim derdi benim sabah bisiklete binip tren istasyonuna gideceğimi. Ama ne yalan söyleyeyim, faydasını görüyorum. Senelerdir veremediğim 3kilo’yu bile verdim! 

Neyse konumuza dönelim, bugün izinli günüm ve ben dünyamı değiştirmeye kararlıyım. Kafamdan bin bir şey geçiyor yapmak istediğim şeylere dair. Ama ilk olarak önce sabah sporumu mu yoksa kahvaltı mi yapsam diye düşünürken.. Bir hapşırma tuttu, bir hapşırma daha.. Hay Allah.

Yeni evin salonunda sigara içmeyeceğim diye kendimce bir söz verdiğim için mutfakta içiyorum. Sanki mutfak üvey. Hani aslında olay sigarayı azaltmam için verilmiş bir karar ama çok bir değişiklik yok. Salak bir taburenin üstünde soğuk demeden içiyorum. Bir hapşırma daha.. Şuan sanki kafamın içinde bir salyangoz geziyor ağır adımlarla.

Yıllardır atmaya kıyamadığım, tam ortasında kocaman bir lekesi olan sweater’imi çıkardım dolaptan. Pikeme sarılıp bir yandan sümüklü mendillerle bugün aslında bir takım değişiklikler yapacaktım derken, duşa bile atamıyorum kendimi.

Belki yarın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder