3 Haziran 2014 Salı

Golden halalar


Dıdııdıdıdı geldik en güzel hayat mevzularımdan bir tanesine, halalarım! Bir iki üç! Üç tane halam var. Annem ve babam hep çalıştıkları için halalarım büyüttüler beni. Ama konu benim küçüklüğüme gelince, ki muhakkak hep benim boklu gezdiğimi yada evden kaçıp gittiğimi beni karakoldan topladıklarını dile getirirler her muhabbette. “Ay kız seni biz büyüttük” derler. Kardeşim, bir kere ben niye boklu geziyordum? Değiştirseydiniz altımı yazık değil mi bana. İkincisi el kadar çocuğum, 4 yaşında evden gitmeler filan. Ya böbrek mafyasının eline düşseydim? Madem bakıyorsunuz güzel bakin, hih! Biz baktık büyüttük derler ama asil olan babaannem ve ortancı halam bakıp büyütmüştür. Yiğidi öldür, hakkini yeme.

Bildiğin sitcome’luk malzeme çıkar halalarımdan, golden girls'in upgrade olmuş yerli Türk versiyonu desem az demiş olurum. Yok bildiğin tamamen yeni karakter tiplemeleri ve senaryo çıkar.

Çok güzel yıllarım geçti halalarımın ve babaannemin yanında ama geldik 26 yaşımıza. Oturduk beş çayına. Ki bizde beş çayına oturulmaz öyle, hadi oturalım diyerekten. Önce dünyanın işi yapılır. Ben üşengeçlikten ölürken halalarım atom ant gibiler. Sabah 6’da kalkıp temizliğe başlarlar. Ay bir cam silme dur bir poğaça açayım heh bahçeyi de süpürim derken ben yeni uyanıyorum “Günaydın dünya” diyerekten. Bir insan hiç mi çekmez halalarına? Bu arada, küçük hala sen işten sürekli kaytarıyorsun kimse fark etmese de benden kaçmaz!

Beş çayı diyorduk dimi? İlk önce ev bir baştan aşağı indirilir temizlenir aklanır paklanır yemekler yapılır, arada bir alışverişe gidilir oradan markete uğranır. Börek çörek, hiç fark etmiyor elbet bir şey açılmalı. Hamur üstadı ya bizimkiler sonra da Vedat Milör misali yorumlar yapılır. “Tuzu mu az olmuş?” “Ben demiştim sana 2 çay kaşığı tuz koymalıydın diye.” Sonra oturulur o bes cayina. Hani değil oturmak yorgunluktan yarı ölü yarı diri bir şekilde bayılmışım.

Oturduktan sonra kendi aralarında kaçta kalkacaklarını konuşurlar. Ne oluyor ya ne konseyi bu diye sakın paniğe kapılmayın, akışına bırakın. Bir yere gitmeden kaçta dönüleceğine dair hesaplar uçuşur. Gerçi hesaplar hiç bir zaman tutmaz. Muhabbetin en keyifli yerinde büyük halam atılır söze: “Ay kalkalim 10 dakika sonra.” “Yok yarım saat sonra kalkarız.” diye cevap verir küçük halam. Ve hep tam saatlerde gidilir. 8’i 10 dakika geçeyi kalktıklarını bilmem. Ya buçukta yada 9da. THY bu kadar dakik değil, ufuu hiç zengin değil kalkışlarınız.

Beş çayı diyorduk dimi? Bir çay içemedik arkadaş. Ortancı halam fiks lafını koyar ortaya. “Aaah bir evlensen bizde şöyle giyinip süslenip gelsek düğününe, senin de mürvetini görsek. Ahh bak Mürsel’in kızı da evlendi geçenlerde senden küçük üstelik. Ayrıca burnu da büyük, parası mı yok kızcağızın yaptırtsın.” Vitvitvit o an bende yayın kesiliyor. Tamam lan everin beni koca bulun mu desem yoksa ayy yok aşk evliliği yapacağım mı desem kısmetimi bekliyorum mu desem yoksa ben evlenmeyeceğim mi desem, ne desem bilemediğim için. “Hayırlısı be hala” deyip geçiştiriyorum. Yok iyi ki bende yayın kopuyor yoksa muhabbetin sonunda bileklerimi kesip dayanamadı gitti diye başlık atacaklar. Olmayan kocadan bıktım yahu!

Büyük halam atılır söze, “Yok mu kız görüştüğün biri?” “Yok hala.” “Doğru söyle bak.” “Cidden yok hala.” “Bak görüyor musun zamane gençlik okusun gezsin ama yok kocaymış yok evlilikmiş yok annem yok. Ayni benim kızlarım gibisin sende.” Muhakkak kendi kızlarına çevirir her olayı. Ay benim kızlarım güzel ay benim kızlarım akıllı. Ya Allah var yeğenlerim de cidden güzel ve akli başında. Aile ‘de güzellik var ama çalışan akıl bulmak bir nebze daha zor. Kime çektiyseler artık. Ama demek istediğim şu, yeğenlerim bu kadar alçak gönüllüyken yeter be hala! Ooyff. Ve ooyff demişken, facebook’ta paylaştığın her şeyi zorunlu layk ettirmesen? Oy benim çalışkan hamarat halam.

Ortancı halam banker Bilo’nun dürüst siyasetçi Ecevit karışımı gibi bir şey. Yürüyen adalet bankası yahu. Hem siyaset hem ekonomi muhabbeti arada bir kaç din dersi de verir. Ansiklopedi gibi kadın. Siyasette yaşanan tüm olayları bilir, arka planda olan şeyler dahil. Acaba içinde paralel devlet mi barındırıyor dedirtiyor bazen. Futbol dan da Erman Toroğlu’ndan daha fazla anlıyor. Ah hala elinde ki o sari bezi bırakabilseydin senden çok büyük bir adam olurdu tarih yazardın ama yok mu şu temizlik malzemeleri ev işleri. Sari beze son!

Küçük halam, geldik gözümüzün nuruna ailenin beyni. Onun fikri alınmadan bir şey yapılmaz, sofra kurulmaz. Zevklidir hamarattır, bir tasarım harikasıdır. Büyük halamın sarmaları şişko şişko dolma mi sarma mi ayırt edemiyorum bazen. Küçük halamın sarmaları ince narin Safinaz gibi. Ağzına atmaya kıyamıyor insan. Bir üstün zeka bir kıvrak dil, pat diye koyar lafını öylece süper yerleştirir. Hep oradaymış o laf sanırsın. Ama icraat? Yok yok. Gerçi benim de iki tane ablam olsa evin içinde vızır vızır uçuşan bende ayak başparmağımı kaldırmaya üşenirdim. Yok yahu nefes almaya üşenirdim resmen.

Hepinizi çok seviyorum uhu uhu beni ben yapansınız! Boklu gezmeyeymişim daha iyi olurmuş ya neyse. Beş çayına beklerim gelin canim halalarım!

çay?


Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Kişiler ve isimler değiştirilmiştir. he he tabii.

1 yorum:

  1. Cok güzel yazmissin, yazi stilin cok hosuma gitti, halalarinda süpermis, sen iyi büyümüssün onlarin elinde haha :D

    YanıtlaSil